CEBİR İLE İLGİLİ YARGITAY KARARLARI
Cebir suçuna ilişkin örnek Yargıtay Kararları ‘ nı sizlerle paylaşıyoruz.
-
- Ceza Dairesi 2004/7185 E., 2006/9855 K.
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak; sanığın, eşini telefonla rahatsız eden yakınanı, elini belindeki tabancaya atıp “seni vurayım mı ?” diyerek silahla tehdit etmesi eyleminin 765 sayılı TCY.nın 191/2, 51. (5237 sayılı YTCY.nın 106/2, 28) maddelerine uyduğu, gözetilmeden suçun niteliğinde yanılgıya düşerek 191/son maddesinde öngörülen basit tehdit kabulüyle şikayet yokluğundan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi,Yasaya aykırı ve Üst C.Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24.4.2006 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
- Ceza Dairesi 2004/7185 E., 2006/9855 K.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi 2006/32 E.N , 2006/427 K.N.
İlgili Kavramlar
HÜKÜMLÜ MÜDAFİ
IRZA GEÇME
KIZLIK BOZMA
MADDİ CEBİR
MEFRUZ CEBİR
İçtihat Metni
Irza geçme suçundan hükümlü …… ……’ın hakkında 5237 sayılı TCK.nun uygulanıp uygulanamıyacağı ile ilgili olarak, (ANKARA) 2.Çocuk Mahkemesinden verilen 16.06.2005 gün ve 2003/223 Esas, 2003/182 sayılı Ek Kararın Yargıtay’ca incelenmesi hükümlü müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Davanın esasını çözen veya bunda değişiklik yapan sonuç kararlar duruşma dışında verilmiş olsalar bile temyiz edilebileceği ve bu nedenle hükümlü müdafiinin isteminin temyiz niteliğinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK.nun 103/1-a maddelerinde mefruz cebirin unsur olarak yer almasına ve aynı yasanın 103/4.maddesinin ise yalnızca maddi cebiri ifade etmesine göre; olayda maddi cebirin veya tehditin gerçekleştiğini gösterir deliller ortaya konmadan TCK.nun 103/4.maddesi ile artırım yapılması.
Sanık hakkında ilk hükümde 765 sayılı TCK.nun 418.maddesinin uygulanmış olması karşısında, kızlık bozmanın 5237 sayılı TCK.nun 103/6.maddesinin uygulanmasını gerektirir nedenlerden olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu İlgili İhtisas Dairesinden görüş alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden anılan madde ile artırım yapılması.
Sanığın mağdurenin amcası olduğuna dair beyanlar karşısında 5237 sayılı TCK.nun 103/3.maddesinin uygulanabilirliği açısından buna ilişkin nüfus aile kayıt tablosunun getirtilmesi gerektiğinin gözetilmemesi.
5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK.nun 34 ve 230 maddeleri uyarınca lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle tespit edilmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime olanak verecek şekilde kararda gösterilmesi, gerektiğinde duruşma açılıp tüm bunların gerekçeleride belirtilerek hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi.
Kanuna aykırı, hükümlü müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan kararın bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi de gözetilerek CMUK.nun 321.maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 01.02.2006 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.