CEBİR
Cebir Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanunun 108. Maddesine göre ‘’Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması hâlinde, kasden yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur’’.
Kanun maddesinde de oldukça açık bir şekilde düzenlenmesine rağmen şunlar söylenebilir ki cebir, failin bir başkasına karşı bir şey yapması, yapılmasına müsaade etmesi veya ihmali harekette bulunması için şiddet kullanmasıdır. Bu sebepten de cezası kasten yaralama üzerinden arttırılarak verilmektedir. Hukuk sistemine göre kişi kendi başına düşünme, değerlendirme, başkalarına zarar vermemek kaydıyla istediğini yapma veya yapmama özgürlüğüne sahiptir. İşte cebir de kişinin bu özgürlüğü artık bulunmamakta, kısıtlanmaktadır. Hukukumuz ve kanunlarımız da kişilerin bu özgürlüğünü korumak adına cebir suçunu cezaya bağlamıştır.
Cebir suçu genel bir suçtur. Ancak cebirin belli amaçlar için kullanılması halinde başka suçlar sözkonusu olabilir. Çünkü bu durumda fiilin başka hukuki menfaatlere zarar vermesi ağır basmakta, bir başka suç cebir suçunun yerini almaktadır. Örneğin kişiye karşı işlenen cinsel saldırı suçunda artık cebir suçu ortadan kalkmaktadır. Bir anlamda cinsel saldırı suçu kendi içerisinde cebiri barındırmaktadır. Bu sebeple bu örnekte kişiye ayrıca cebirden dolayı ceza verilmemektedir.
Cebir bazen bir başka suçun ağırlatıcı sebebi de olmaktadır. Bu durumda ayrıca cebir suçundan ceza verilmez.(md.116/4, 103/4) Suçun faili ve mağduru her gerçek şahıs olabilir. Cebir suçu, tehlike suçudur. Çünkü suçun gerçekleşmesi için failin amacına ulaşması şart değildir. Mağdurun zorlanması kafidir. Örneğin cebir kullanarak özgürlüğü kısıtlanan mağdura bir şey yaptırılmaya çalışılıyor ise o yapılması istenen olgu yapılmamış ise dahi cebir suçu işlenmiş sayılır.
Cebir suçunun maddi unsuru nedir?
Cebir suçunun maddî unsuru failin mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapılmasına izin vermesi veya yapılmasına hareketsiz kalması için baskı yapmasıdır. Sözgelimi yasalara aykırı olarak bir konuda hareket etmeye zorlamak gibi.
Kanun suçun gerçekleşmesi için belli amaçla cebirin kullanılmasını kafi saymakta, failin amacına ulaşmasını aramamaktadır. O halde cezalandırılan fiil soyut cebirdir. Yargıtay Ceza Genel kurulu sanığın müdahil jandarma komutanına lehimize hareket etmezsen ayağına karpuz kabuğu koyarız demesinde cebir görmüştür. Cebir ve tehdit kavramları için daha önce belirtilenler burada da geçerlidirler. Mağdurun düşünme, karar verme, icraata koyma ve hareket etme kabiliyetini ortadan kaldıran herşey cebirdir.
Yargıtay mağdura bir daha Adem’i yanında görürsem seni de Adem’i de öldürürüm sözünü suç saymıştır. (2. C.D. 9.4.1991-3153/4104). Bir başka kararında kızını kaçıracağım, davacı olursan seni öldürürüm sözünde cebir görmüştür. (4. C.D. 2.6.1992-3408/4080).
Cebir mi, tehdit mi?
“Cebir ile tehdit” arasında ince bir çizgi vardır. Eğer bir şeyin yapılması veya yapılmamasına müsaade edilmesi veya engellenmemesi şartı yoksa fiil tehdit olacaktır. Yargıtay sen bahçeye girersen oraya seni gömerim sözünde cebir(şartlı tehdit) vardır demiştir.(2. C.D. 18.5.1949-5277/5386). Yani buradan da cebirin aslında şartlı bir tehdit olduğunu görüyoruz. Yapmakla tehdit edilen şey bir şarta bağlanmaktadır. Görüldüğü üzere arada çok ince çizgi bulunmaktadır. Bu sebeple ceza davalarınız açısından mutlaka ceza avukatları ile çalışmanızı tavsiye ederim.
Tüm suçlar gibi cebir ve tehdit suçu da iradeyi sıkıntıya sokan, zorlayan fiillerdir. Cebir ve tehdit herkese karşı icra edilebilir. Arkadaşlık, akrabalaık ilişkileri bu suça etki etmez. Meselâ A’nın, B’ye, işlemiş olduğu suçun polise bildirilmesi halinde,oğlu C’yi öldüreceğini söylemesi halinde olduğu gibi.
Cebir hukuka aykırı olmalıdır. Hukuka uygunluk sebebi var olduğu zaman fiil suç teşkil etmez. Bu sadece cebir suçu ile ilgili değil Türk Ceza Kanunu ile ilgili genel bir kaidedir. Gerçekten hukuk düzeni bazen faile güç kullanmak yetkisi verebilir. Bu durumda fiil suç değildir. Meselâ bir suçun işlenmesini önlemeye, işlenmekte olan bir suçun devamına son vermeye herkes yetkili kılınmıştır. Keza cebir ve tehdidin intihar eden birisine karşı kullanılmasında da durum aynıdır. Bu durumlarda zaruret halinin şartları gerçekleşmelidir.
Örneğin Medenî Kanunun 981 ve Borçlar Kanunu’nun 52/3. Maddelerinde düzenlenmiş bulunan zilyetliğin korunmasına yönelik cebir ve şiddetler de hukuka uygun olan cebir ve şiddetlerdir. Eğer cebir hukuka uygun ancak ahlaka aykırı bir fiile son vermek için kullanılmışsa suç teşkil eder.
Cebir suçu mağdurun bir şey yapması veya yapmaması için zorlandığı veya tehdit edildiği an tamamlanır. Failin mağdura istediğini yaptırması gerekmez.
Cebir Suçunun Manevi Unsuru nedir?
Cebir suçu ancak kasten işlenebilir. Fail cebire bilerek ve isteyerek başvurmalıdır. Dolayısıyla cebir suçunun manevi unsurunu kast oluşturmaktadır.