taksirle adam öldürme

TAKSİRLE İNSAN ÖLDÜRME SUÇU VE CEZASI

İsmi halkımız tarafından yabancı gibi görülse de günlük hayatta sıklıkla karşılaştığımız suç çeşitlerinden birisi taksirli suçlardır. Bu suç taksirle başkasının hayatının sona ermesidir.

Kanun dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak başkalarının ölümüne sebep olmayı bu suç içerisinde saymıştır. Normal olarak günlük hayatta sıkça işlenen, fail ve mağdurun herkes olabileceği insan öldürme türüdür. Bu suçlarda kişi dikkat yükümlülüğünü ihlal etmiştir. Aslında dikkatli olsa zararlı ve istenmeyen netice meydana gelmeyecekken dikkatsizliği nedeni ile netice meydana gelmiştir.Eğer somut olayda insanın dikkatli davranması mümkün değilse, kanun kendisini esasen sorumlu tutmamaktadır.

taksirle adam öldürme
Kanun dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak başkalarının ölümüne sebep olmayı bu suç içerisinde saymıştır. Normal olarak günlük hayatta sıkça işlenen, fail ve mağdurun herkes olabileceği insan öldürme türüdür.

Kanunun ölçü olarak kabul ettiği insan normal insandır. Burada uzmanlık ve beceri ölçütleri dikkate alınmamaktadır. Buradaki dikkatsizlik failin o hareketi yapması ancak neticesi önceden öngörememesidir. Oysa zararlı netice normal bir insanın bilgi görgü hayat deneyimine göre öngörülebilir niteliktedir. Fail gerekli hassasiyeti gösterse ve gerekli tedbirleri alsa pasif davranmamış olsa, somut olayı başkaları açısından da değerlendirse zararlı netice doğmayacaktı.

Eğer fail zararlı neticeyi öngörmüş, bilmiş fakat istememiş ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Bu durumda taksirli suçun cezası artırılacaktır. Çünkü zararlı neticenin doğacağına ilişkin bir bilinç, uyanıklık, öngörü var ancak buna rağmen fail harekete devam etmiştir (md.22/3). Örneğin fail trafikte kırmızı ışıkta, yayaların çok olduğu bir yerde geçmiş ise yahut hızı da çok yüksek ise bilinçli taksirin varlığından söz edilebilir.

Kanun, normal bir kişinin başkalarına zarar vermemek için gerekli dikkat ve özeni göstermesini istemiş ve bu yeteneklerin insan olarak kendisinde var olduğunu kabul etmiştir. Bunun dışında özel bir yetenek ve beceriye değer vermemiştir.. Esasen fiilin kamu vicdanı tarafından kınanabilirliğinin veya kusurlu hareket sayılmasının sebebi özen göstererek sebebiyet vermeyebileceği bir neticeye sebebiyet vermesidir. Kanun herkesten yaptığı hareketin doğurabileceği neticeyi ve sorumluluğunu üstlenmesini istemiştir. Bu durum da adil bir toplum içinde yaşamanın gereği olacaktır. Zira ortalama zekaya sahip bir insanın normal addedilen davranışının dışındaki hareketler dahi cezalandırılmazsa adelet tecelli edemeyecektir.

Taksirle öldürme suçlarında başlangıçta hastane doktorları, sonrasında adli tıp da değerlendirme yapacaktır. Savcılık ta resen gerekli soruşturmayı yapmakla yükümlüdür. Savcılık soruşturmasını tamamladıktan sonra ise mahkeme aşamasına geçilir, deliller değerlendirilir ve tarafların ayrıca toplanmasını istedikleri deliller var ise onlar toplanmaya, tanıklar dinlenmeye başlanır.

Taksirle öldürme birçok kişinin faili olduğu şekilde de meydana gelebilir. Meselâ iki otomobilin çarpışması ve bu kaza sonrasında 3 kişinin ölmesi gibi. Bu durumda mahkeme hakimi verdiği kararda kusurlu olan herkesi sorumlu tutacak, bunların kusurlarına göre, alt ve üst sınırları arasında cezalarını belirleyecektir. Faillerin sorumluluğunu belirlerken zararlı neticenin gerçekleşmesinde katkısı fazla olana daha fazla, az olana, alt ve üst sınırlar içinde kalmak kaydıyla daha az bir ceza verecektir. Failin ister az kusuru isterse çok kusuru olsun her halükarda sorumlu olacaktır. Diğeri daha kusurlu diyerek ceza almaktan kurtulamayacaktır.

765 sayılı eski ceza kanunu dikkatsizlik, tedbirsizlik, kanun nizam ve emirlere riayetsizlik, meslek ve sanatta acemilik sonucu yapılan yaralamalar taksirle işlenmiş yaralamalar saymakta idi. Oysa yeni kanun taksirli hareketi sadece dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış olarak nitelemiştir (md. 22) Madde gerekçesinde dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılığın diğer taksirli hareket türlerini de kapsadığı kısmen ifade edilmektedir.

Ceza Genel Kurulu sarhoş olan failin tabancasıyla oynarken arkadaşım vurmasında tedbirsizlik ve dikkatsizlik nedeniyle adam öldürmeye sebebiyet verme vardır demiştir. (Y.G.K. 3.5. 1976 -l119, 217)

Trafik kazasında ölen ve yaralanan oldu ceza alır mıyım?

Bu durum taksirle öldürmenin ağırlatıcı sebebi sayılmıştır.

Aynı taksirli fiil sonucu en az iki kişinin ölümü ve bir ya da birkaç kişinin yaralanması veya bir kişinin ölümüyle beraber bir veya birden fazla kişinin yaralanması ağırlatıcı sebep sayılmıştır. Görüldüğü gibi bu hallerde kanun verilen cezanın arttırılmasını öngörmüştür.

Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir ceza hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez. Bu durumun ispatı da yine çalıştığınız Ankara ceza avukatlarına bağlıdır. Örneğin trafik kazası babanın kusurlu hareketi neticesinde olmuş ve kazada bir çocuğu ölmüştür. Bu durumda baba zaten manevi olarak en büyük acıyı çektiğinden ceza hukuku anlamında da cezasızlık sebebi sayılabilecektir.

Bilinçli taksirle işlenen fiil sonucu kişisel ve ailevi mağduriyet olması halinde ceza yarısından altıda birine kadar indirilebilecektir (md.22/6).

Trafik kazası yaptım, birisi öldü ne kadar ceza alırım?

Taksirle bir kişinin ölümüne sebep olma halinde failin cezası iki yıldan altı yıla kadar hapistir. Ağırlatıcı sebebin varlığında failin cezası iki yıldan on beş yıla kadar hapistir. Taksirli suçun, bilinçli taksirle işlenmesi halinde failin cezası üçte bir’den yarısına kadar artırılacaktır (md.22/3). Bu sebeple ceza dosyalarında bu durumun titizlikle incelenmesi gerekecektir. Cezada çok ciddi bir artırım sebebi olacağından da kaza Ankara da meydana geldiyse Ankara ceza avukatlarından kendinize göre belirleyeceğiniz bir avukat ile çalışmanızı tavsiye ederiz.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir