TRAFİK KAZASI YAPTIM TAZMİNAT ALABİLİR MİYİM?
En az bir motorlu aracın katıldığı trafik kazalarında karşı tarafın malına ya da canına bedensel ve ruhsal zararlar verilmiş olabilir. Anılan bu zararların giderilmesi amacıyla trafik kazasına sebebiyet verene karşı açılan davalara trafik kazalarından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davaları denmektedir. Trafik kazaları sonrasında mağdurun, yahut mağdurun ölümü sonrasında mağdurun yakınlarının talepte bulunduğu tazminat davaları, ülkemizdeki en yaygın hukuki sorunlardan birisini oluşturmaktadır. Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında tazminat haklarınızdan yararlanabilmek için bir trafik kazsı davaları ile çalışmanız önerilmektedir. Ankara’daki trafik kazsı davaları
Trafik kazası sebebiyle tazminat davası nedir?
Trafik kazaları nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat taleplerinin detayına girmeden önce hangi olaylarda bu taleplerde bulunulabilir kısaca açıklayalım.
Borçlar Kanunu muzun 49. maddesi haksız fiil hükümlerini düzenlemesiyle trafik kazaları nedeniyle maddi ve manevi tazminat talepleri de bu madde kapsamına girmektedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesinde şu hükümlere yer verilmiştir; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Borçlar Kanunu’nun bu hükümleri genel hükümler olup, trafik kazalarından kaynaklı olaylara uygulanacak hükümler Karayolları Trafik Kanunu’nca da tamamlanacaktır.
Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat etmekle yükümlüdür. Türk Medeni Kanunu’nun 50.maddesi bu doğrultuda düzenlenmiştir. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
Zarar gören, öncelikle zarar verenin kusurunu ispat etmelidir. Bu durum gerek karayolu üzerindeki kamera kayıtları gerek tanık beyanları gerekse tarafların beyanlarıyla ispatlanabilir. Bu hususta önemli olan ceza dosyası ve ceza dosyasındaki delillerin açılacak tazminat davası ile ilgili beraber yürütülebilecek olmasıdır. Bu nedenle işlemlere başlamadan önce bir trafik kazası davaları ile iletişime geçmeniz gerekmektedir.
Kimler Trafik Kazası Sebebiyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası Açabilir
Trafik kazasına dayanarak tazminat davası açabilecek kişiler anılan kazanın yaralamaya yahut ölüme sebebiyet vermesine göre değişebilecektir.
Trafik kazasında yaralanma meydana gelmişse, yaralanan kişi maddi ve manevi tazminat isteyebilecektir. Tazminat haklarınızı kaybetmemek için işlemlere başlamadan önce bir trafik kazsı davaları ile iletişime geçmeniz gerekmektedir. Yaralanan kişi bu maluliyeti nedeniyle uğradığı işgücü kaybına oranla maddi tazminat talep edebilecekken, trafik kazasının yarattığı korku, elem, üzüntü sebebiyle manevi tazminat talep edebilecektir. Ağır maluliyete sebebiyet vermemişse bu kazalara dayalı olarak tazminat talebini sadece yaralanan kişi talep edebilecektir.
Trafik kazası ağır maluliyete sebebiyet vermiş, ağır bedensel bir yaralanma mevcut olmuşsa yaralanan kişinin yakınları olarak annesi, babası, eşi ve çocukları de manevi tazminat davası açabilirler. Ancak bu durumda ağır yaralanan kişinin yakınları sadece manevi tazminat talebinde bulunabilir. Maddi tazminat davası açamazlar. Yargıtay yerleşmiş içtihatlarında ağır yaralanma olarak uzuv kaybı, bazı organların hayati fonksiyonlarını yerine getirememesi şeklinde tanımlamaktadır. Her yaralanma ağır maluliyet olarak kabul edilemez. Örneğin kaza sonrasında gözün görmemesi, kulağın duymaması, kolun, bacağın kaybedilmesi ağır maluliyete sebebiyet veren trafik kazası olarak kabul edilmektedir.
Trafik kazası sonrasında ölüm meydana gelmişse eğer, ölenin sağlığında yardımda bulunduğu tüm yakınları tazminat talebinde bulunabilir. Burada önemli olan tazminat talep edenlerin, ölenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerden olmasıdır. Örneğin ölen evliyse eşine, çocukları varsa çocuklarına, evli değil ve çocukları yoksa anne babasına bakmakla yükümlü olduğu karine olarak kabul edilir. Bu durumlarda maddi ve manevi tazminat talep eden bu kişilerin ölenin kendilerine destek olduğunu ispatlamalarına gerek yoktur. Ancak talepte bulunacak kişiler ölenin nişanlısı, yeğeni, teyzesi, amcası gibi kişiler ise bu kişiler ölenin kendilerine yardımda bulunduğunu ispat etmekle mükelleftirler.
Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat Davası Kime karşı açılır?
Bu husus yine Borçlar Kanunu’muz da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Borçlar Kanunumuzda trafik kazası haksız fiil olarak kabul edildiğinden maddi ve manevi tazminat davası haksız fiil sorumlularına karşı açılır. Ancak burada özellikle belirtmek gerekir ki haksız fiil sorumlusundan başkaca tazminat sorumluları da vardır. Bu sorumlulara detaylı olarak değinmek gerekir. Tazminatlar ile ilgili detaylı bilgi için trafik kazsı davaları ile iletişime geçiniz
Şöyle ki öncelikle trafik kazalarında kusurlu olan aracın sürücüsüne başvurulabilir. Karayolları trafik Kanunu’nun 3. Maddesinde araç sürücüsü Karayolunda, motorlu veya motorsuz bir aracı veya taşıtı sevk ve idare eden kişi olarak tanımlanmaktadır.
Yine aynı kanunun aynı maddesinde araç sahibi Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi olarak tanımlanmış ve tazminat sorumlusu olarak kabul edilmiştir.
Bu kişilerle birlikte araç işleten de trafik kazaları nedeniyle açılacak tazminat davalarında sorumlu olan kişiler arasında sayılmaktadır. Araç işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse de işleten sayılır.
Trafik kazasına karışan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) veya poliçe kapsamına göre İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (Kasko Sigortası) hangi sigorta şirketi tarafından yapılmışsa, o sigorta şirketi de ölüm, yaralama veya diğer zararlardan sorumludur (KTK md.91). Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1.maddesine göre, sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.
Trafik Kazası Sonrasında Uğranılan Zararın Kapsamı
Borçlar Kanunu’nun 53. Maddesinde ölüm halinde uğranılan zararlar detaylıca sayılmaktadır. Bunlar cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri, çalışma gücünün yitirilmesinden ya da azaltılmasından dolayı doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplardır.
Bedensel zararların kapsamında ise tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplardır. Bedensel zararlarda işgücü kaybı var ise mutlaka bu durum heyet raporu ile ispatlanmalıdır. Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar BK m. 46/I’de “iktisaden mahrum kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zararlar” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir.
wıVücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler. Olayımızdaki gibi zarar görenin genç bir kız olması halinde bu kişinin evlenme şansının azalması veya beden şeklinin önemli derece değişmesi nedeniyle kaybetmesi ya da mesleğinde yükselmesine engel olması gibi hallerde de zarar görenin ekonomik geleceğinin sarsıldığından bahsedilir.
Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle toplumla sürekli iç içe olan kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin,vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir bayan sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin ya da sağlık alanında doktor, hemşire olarak görev yapmakta olan kişilerin yüzünde sabit bir iz kalması, bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur
Detaylıca sayılan bu kalemler talep edilecek maddi tazminat içerisinde yer almaktadır. Bununla birlikte tüm bu sayılanlara ek olarak kişilerin uğradığı elem, keder, korku, üzüntü duyguları nedeniyle talep edecekleri manevi tazminat bulunmaktadır. Çekilen acı, üzüntü, korku, endişe, manevi zarar olarak açıkladığımız olguların başında gelmektedir. Mağdur kaza sonucu yaralanmışsa kaza sebebi ile yaşadığı korkunun üzüntünün çektiği acılar onun manevi varlığında meydana getirdiği zararın tazmini talep edebilir.
Trafik Kazalarında Manevi Tazminat Miktarı nasıl belirlenir?
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesinde açıkça bu hususa değinilmiştir. Bu maddede şu hükümlere yer verilmiştir. “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”
Bu durumda manevi tazminatın miktarı her olaya göre değişiklik gösterecektir. Ölen kişinin, tazminat talep edenlerle olan bağı, ilişkileri, tazminat talep edenlerin bu durumdan etkilenmeleri manevi tazminat miktarına etki etmektedir. Hakim her olaya göre tek tek talep edenleri dinleyecek ve bu kişilerin durumlarına göre değerlendirme yapacaktır. Bedensel zararın kapsamı, karar verme sırasın da tam olarak belirlenemiyorsa hâkim, kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde, tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir.
Trafik Kazaları Nedeniyle Tazminat Davası Açma Süresi
Türk Borçlar Kanunu’muzun 72. Maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” Bu maddeden de açıkça görüleceği üzere trafik kazası sonrasında tazminat talep edecek kişiler 2 yıl içerisinde dava açmalıdır. 2 yıllık süre failin ve fiilin öğrenildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Her halükarda ise tazminat davası kazanın olduğu tarihten itibaren 10 yıllık süre sonrasında zamanaşımına uğrayacaktır.
Ancak eğer trafik kazası esnasında bir suç meydana gelmişse zamanaşımı konusunda Türk Ceza Kanunu’ndaki süreler uygulanacaktır. Eğer trafik kazası esnasında yaralama meydana gelmişse taksirle adam yaralama, ölüm meydana gelmişse taksirle adam öldürme suçu işlenmiş olur. Bu da demek olur ki yaralamalı trafik kazalarında zamanaşımı 8 yıl, ölümlü trafik kazalarında ise zamanaşımı 15 yıldır.
Yeri gelmişken trafik kazaları nedeniyle tazminat davalarında en önemli hususlar olan taksirle yaralama, taksirle ölüme sebebiyet verme ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarını da detaylıca incelemek gerekir.
Türk Ceza Kanununun “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin ikinci fıkrası; “Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş olup, anılan fıkranın gerekçesi; “Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın tehlikeli bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerekir. Aracın sevk ve idaresinin salt trafik düzenine aykırılığı bu suçun oluşumuna neden olmayacaktır. Bu suçun oluşabilmesi için, aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanılması gerekir. Bu bakımdan söz konusu suç, somut tehlike suçu niteliği taşımaktadır” biçiminde açıklanmıştır.
Trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunun oluşabilmesi için; kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarının, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlıkları bakımından tehlike meydana getirebilecek biçimde iradi bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerekmektedir. Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma suçu ise, aynı kanunun 180. maddesinde; “Deniz, hava veya demiryolu ulaşımında, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye taksirle neden olan kimseye üç aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir” şeklinde hüküm altına alınmış olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere, karayolu ulaşım araçları bu suçun kapsamı dışında tutulmuştur.
Başta Karayolları Trafik Kanunu olmak üzere bir çok kanunda; kara, hava, deniz ve demiryolu araçlarının trafikte kullanılmalarına ilişkin bir takım kurallar öngörülmüştür. Bu kurallar trafik güvenliğini sağlamanın yanında, kişilerin hayat, sağlık ya da mal varlıklarını korumaya yönelik olup, uyulmaması halinde trafik güvenliği tehlikeye düşürülebilmektedir. Ancak her kural ihlalinin mutlaka kişiler bakımından tehlikeye neden olacağını söylemek de mümkün değildir. Bu durumda tehlikeye neden olma halinin somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, somut tehlike suçudur. Bu suçun oluşabilmesi için suç tanımında yer alan eylemin gerçekleştirilmesi yeterli olmayıp, tehlikelilik halinin gerçekleşmesi ya da gerçekleşmesinin mümkün bulunması zorunludur. Bu nedenle her somut olay bakımından tehlikeye neden olma ögesinin varlığı aranmalıdır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun kanunda kasıtlı bir suç olarak düzenlenmesi ve ancak kasten işlenebilmesi karşısında, söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin tehlikeli sevk ve idaresinin kasti ve iradi davranıştan ileri gelmesi gerekmektedir. Failin genel kasıtla hareket etmesi yeterli olup saik (özel kast) aranmamıştır. Ancak sanığın kastının, fiilinin başkalarının hayat, sağlık ya da malvarlığı bakımından tehlikeye neden olabileceğini kapsaması gerekir. Aracın tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare edilmesi, çoğu zaman bir trafik kuralına da aykırılık oluşturmaktadır. Failin bir trafik kuralını bilinçli olarak ihlal etmesi durumunda kasıt unsuru gerçekleşecektir. Kural ihlalinin kasta ya da en azından olası kasta değil taksire dayanması, başka bir anlatımla dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarının herhangi bir tehlikeye yol açması halinde kasıt unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle bu suç oluşmayacak, kuralın kasta değil taksire dayalı olarak ihlali neticesinde ölüm veya herhangi bir yaralanma meydana gelmiş ise fiil yalnızca taksirle öldürme ya da yaralama suçunu teşkil edecektir.
Trafik Kazası Davaları ile İlgili En Çok Sorulan Sorular
Trafik Kazası Geçirdiniz, Haklarınız Nelerdir? Birlikte İnceleyelim. Ankara Barosu Avukatlarından Tülin Babaoğlan Sık Soruları Cevaplıyor.
Trafik kazası yaptım, dava açabilir miyim?
Evet açabilirsiniz. En az bir motorlu aracın katıldığı trafik kazalarında karşı tarafın malına ya da canına bedensel ve ruhsal zarar veren kişi bu zararları tazminle yükümlüdür.
Trafik kazası yaptım haklarım nelerdir?
Trafik kazalarına ilişkin ilgili makalemizde açıkça anlatıldığı üzere maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için tazminat davası açabilirsiniz. Aracınızdaki değer kaybı için ayrıca dava açılabilir.
Trafik kazası yaptım, kusur oranı nasıl belli olur?
Trafik kazasında kimin kusurlu olduğu olay yerine gelen kolluk görevlileri tarafından tutulan tutanakta yazılmaktadır. Ancak kusur bu şekilde belirlenemezse yapılacak bilirkişi ve keşif incelemesi ile de kusur oranı tespit edilebilir.
Yaralamalı trafik kazasından kaynaklı tazminat davasında hangi zararları talep edebilirim?
Yaralamalı trafik kazalarında tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar ve kazanın yarattığı elem, korku ve üzüntüye dayanarak manevi tazminat talep edilebilir.
Yaralamalı trafik kazalarında kimler tazminat talep edebilir?
Trafik kazasında yaralanma meydana gelmişse, sadece yaralanan kişi maddi ve manevi tazminat isteyebilecektir.
Ağır bedensel yaralamalı trafik kazalarında kimler tazminat talep edebilir?
Trafik kazası ağır maluliyete sebebiyet vermiş, ağır bedensel bir yaralanma mevcut olmuşsa yaralanan kişinin yakınları olarak annesi, babası, eşi ve çocukları de manevi tazminat davası açabilirler.
Ölümlü trafik kazasından kaynaklı tazminat davasında hangi zararları talep edebilir?
Ölümle sonuçlanan trafik kazalarında cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri, çalışma gücünün yitirilmesinden ya da azaltılmasından dolayı doğan kayıplar ve ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar ve kazanın yarattığı elem, korku ve üzüntüye dayanarak manevi tazminat talep edilebilir.
Ölümlü trafik kazalarında kimler tazminat talep edebilir?
Trafik kazası sonrasında ölüm meydana gelmişse eğer, ölenin sağlığında yardımda bulunduğu tüm yakınları tazminat talebinde bulunabilir. Burada önemli olan tazminat talep edenlerin, ölenin bakmakla yükümlü olduğu kişilerden olmasıdır
Ölümlü yahut yaralamalı trafik kazalarında davalar ne kadar sürer?
Bu soruya net bir cevap vermek mümkün değildir. Sigorta tahkim komisyonuna başvuru şartlarının oluştuğu hallerde en fazla 3-4 ay içinde tazminat alınabilecekken, dava açılması gereken hallerde bu durum 18-24 aya kadar uzayabilmektedir.”]
Kazada babam, annem, eşin vb. öldü, tazminat talep edebilir miyim?
Evet, ölenin bakmakla yükümlü olduğu kişiler, trafik kazası sonrasında ölüm meydana gelmişse destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilir.
Trafik kazasından ne kadar sonra tazminat davası açmam gerekir?
Haksız fiil hükümlerine göre fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl herhalde 10 yıl içinde dava açılmalıdır. Ceza zamanaşımı ilgili kazayla alakalı daha uzun bir zamanaşımını öngörüyorsa tazminat davası içinde o zamanaşımı uygulanacaktır.
Ölümlü yaralanmalı trafik kazalarında Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurabilir miyim?
Gerekli harçların yatırılması halinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvuru yapılabilmektedir. Yapılacak bu başvurular titizlike takip edilmesi gereken ve bir gün dahi olsa sürenin kaçırılması halinde başvurunun reddedileceği işlerdir. Anılan sebeplerle bu başvuru ve davalarda alanında avukatlarla çalışılmalıdır.
Trafik kazası yaptıktan sonra, sigorta şirketleri ve bazı avukatlardan yardımcı olabileceklerine dair telefon aldım. Ne yapmalıyım?
Bir avukatın trafik kazası olduktan sonra illegal yollardan ulaştığı numaranızı arayarak işinizi takip etmek istediğini söylemesi hem Avukatlık Kanunu’na aykırı hem de meslek etiğine ters düşen bir durumdur. Bu sebeple kazanız yapılıp daha ölen ya da yaralanan kişinin acısını atlatmadan sizi iş isteyip kendisine çıkar sağlamak amacıyla arayan kişilere güvenmeyiniz. Bu anlamda alanında uzman güvenilir avukatlarla çalışmak en doğrusu olacaktır.
Trafik kazası sonrası maddi zararlarımın karşılanması için sigortaya başvurabilir miyim?
Evet maddi zararlarınızın karşılanması için karşı tarafın mali zorunluluk sigortasını yaptırdığı şirkete başvurabilirsiniz.
Trafik kazası sonrası manevi zararlarımın giderilmesi için sigortaya başvurabilir miyim?
Hayır, sigorta şirketinin manevi tazminatlar anlamında sorumluluğu yoktur.
Ceza davası bitmeden tazminat davası açabilir miyim?
Elbette açılabilir. Ancak kimi zaman kusur durumunun belirlenmesi için ceza davası bekletici mesele yapılabilir.
Trafik kazası sonrası açılacak tazminat davasında ne kadar tazminat alırım?
Bu durumda kesin bir hesaplama şekli yoktur. Hakim durumun gereklerine göre tazminat miktarını belirleme hususunda takdir yetkisine sahiptir.
Yargıtay Kararları Işığından Trafik Kazaları Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davaları
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/18144 E. 2017/11201 K. 30/11/2017 tarihli kararında; “ Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Yukarıda belirtilen belgeler de nazara alındığında davacıların destekten yoksunluk ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil (ölüm) tarihi itibarıyla davacıların maddi (destek) ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz talep edildiği, davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Zaten davacı vekili de fazlaya dair haklarını saklı tutarak dava açmıştır. İİK 257.madde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Açıklanan nedenlerle, İİK-257-264. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.” Hükümlerine yer vermiştir. Görüldüğü üzere bu kararda tazminat miktarını belirlenmesinin hakimin takdirinde olduğu önceden verilebilecek kesin bir hesaplama oranı olmadığı dile getirilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/22584 E. 2017/4410 K. 24/4/2017 tarihli kararında “Dava Borçlar Kanunu’nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince bedensel zarara uğranılması nedeniyle maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali BK m. 46/I’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Cismani bir zarara düçar olan kimse külliyen veya kısmen çalışmaya muktedir olamamasından ve ileride iktisaden maruz kalacağı mahrumiyetten tevellüt eden zarar ve ziyanını ve bütün masraflarını isteyebilir”. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu’nun 46. maddesinde belirtilen “bütün masraflar” deyimi çok geniş kapsamlıdır. Bu giderlere zarara uğrayanın katlanmak zorunda kaldığı bütün giderler dahildir. Ayrıca kural olarak ileride yapılması zorunlu tedavi giderlerinin önceden istenmesi de mümkündür. “Estetik zarar” olarak nitelendirilebilecek tedavi gideri niteliğindeki yapılması zorunlu estetik ameliyat giderlerinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir.” Hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/19438 E. 2017/2199 K. Sayılı karraında şu hükümlere yer vermiştir. “Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, hükmedilen maddi tazminatta sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden kaza tarihi olarak; sigorta şirketi yönünden ise asıl ve ıslah edilen kısım yönünden dava tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli değildir.”
Yargıtay 17. Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/440 E. 2014/115 K. sayılı kararında “Görülmekte olan davanın hukuksal dayanağı haksız fiildir.Bu nedenle, haksız fiil ve zamanaşımı kavramları ile bu hukuki müesseselerin kanuni düzenlemeleri üzerinde durulmasında yarar vardır.Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu(BK)’nun “haksız işlemlerden doğan borçlar”ı düzenleyen 41.maddesinde haksız fiil; “Gerek kasten, gerek ihmal ve kayıtsızlık yahut tedbirsizlik ile haksız surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur’’ şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre, haksız fiil; hukuka aykırı bir eylemle başkasına zarar verilmesidir. Haksız fiilden söz edilebilmesi için, şu dört unsurun birlikte bulunması zorunludur: Öncelikle ortada hukuka aykırı bir fiil bulunmalıdır. İkinci unsur, fiili işleyenin kusurudur.
Üçüncü olarak, kusurlu şekilde işlenen ve hukuka aykırı olan bu fiil nedeniyle bir zarar doğmalıdır. Nihayet, doğan zarar ile hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Bu unsurların tümünün bir arada bulunmadığı, bir veya birkaç unsurun eksik olduğu durumlarda, haksız fiilin varlığından söz edilemez. Öte yandan, özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde kanunun kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK)’nun 125-140’ncı maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır.
Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda Devlet kendi gücünü kullanmaktan vazgeçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmaktadır. Şu halde zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmamakla beraber, artık doğal bir borç (Obligatio naturalis) haline gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli değildir; bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide bulunması gerekir (HGK’nun 05.05.2010 gün ve E:2010/8-231, K:255; 09.10.2013 gün ve E:2013/4-36, K:2013/1457 sayılı ilamları). İşte, zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır.” Hükümlerine yer verilerek yukarıda detaylıca bahsettiğimiz tüm hususlara değinilmiştir.
Sincan bölgesinde ikamet edip, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazaları geçirmiş olabilirsiniz, veya bir yakınınız ölümlü veya yaralanmalı trafik kazası geçirmiş olabilir. Bu durumda Sincan trafik kazsı davaları ihtiyacı duyabilirsiniz. Trafik Kazası davaları Tülin Babaoğlan Yılmaz olarak Sincan bölgesindeki trafik kazası avukatları arayışınıza son vermek istiyoruz. Hemen iletişim sayfamızdan bize ulaşarak ilgili konuda yardım alınız.
Etimesgut bölgesinde ikamet edip, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazaları geçirmiş olabilirsiniz, veya bir yakınınız ölümlü veya yaralanmalı trafik kazası geçirmiş olabilir. Bu durumda Etimesgut trafik kazsı davaları ihtiyacı duyabilirsiniz. Trafik Kazası davaları Tülin Babaoğlan Yılmaz olarak Etimesgut bölgesindeki trafik kazası arayışınıza son vermek istiyoruz. Avukat iletişim sayfamızdan bize ulaşarak ilgili konuda yardım alınız.
Eryaman bölgesinde ikamet edip, ölümlü veya yaralanmalı trafik kazaları geçirmiş olabilirsiniz, veya bir yakınınız ölümlü veya yaralanmalı trafik kazası geçirmiş olabilir. Bu durumda Eryaman trafik kazsı davaları ihtiyacı duyabilirsiniz. Trafik Kazası davaları Tülin Babaoğlan Yılmaz olarak Eryaman bölgesindeki trafik kazası avukatları arayışınıza son vermek istiyoruz. Hemen iletişim sayfamızdan bize ulaşarak ilgili konuda yardım alınız.